Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 12. Ceza Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2227 Esas 2021/4412 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2227 Esas 2021/4412 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2227 Esas 2021/4412 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 12. Ceza Dairesi

ESAS NO : 2021/2227

KARAR NO : 2021/4412

KARAR TARİHİ : 31.05.2021

12. Ceza Dairesi         2021/2227 E.  ,  2021/4412 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
    Hüküm : Davacının maddi tazminat talebinin reddi ile 180.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine

    Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Tazminat davasının dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.03.2015 tarihli ve 2014/188 esas, 2015/143 karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Balyoz davası olarak bilinen Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Cebren İskat veya Vazife Görmekten Men Etmeye Teşebbüs suçundan 25.02.2010 tarihinde gözaltına alındığı, 26.02.2010-14.03.2010 tarihleri arasında 16 gün, 11.02.2011-19.06.2014 tarihleri arasında 1224 gün tutuklu kaldığı, toplamda ise 1240 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 08.06.2015 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 10.09.2015 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
    Davacının 1.470.575,00 TL maddi, 1.500.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece maddi tazminat talebinin reddi ile 180.000,00 TL manevi tazminatın 11.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Davacı ile ilgili gözaltına alma, 26.02.2010 tarihli tutuklama ve 14.03.2010 tarihli tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri de dosya içine alınarak, tutuklama müzekkerelerinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihleri ile infazı yapılan tutuklama müzekkeresi suç bilgisinin ilgili ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
    Kabul ve uygulamaya göre de;
    1-Dava dilekçesinde, davacının tutukluluğu sırasında emekli olduğunun belirtildiği dikkate alınarak, davacının hangi tarihte emekli olduğu araştırılarak, tutukluluğu sırasında emekli olduğunun tespit edilmesi halinde emekli olduğu tarih ile tahliye tarihi arasında tutuklu kaldığı süreye ilişkin olarak net asgari ücret üzerinden hesaplanacak kazanç kaybı miktarının maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınması gerektiği gözetilmeden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi,
    2-Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
    Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
    Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında kalacak şekilde eksik manevi tazminata hükmolunması,
    3-Davacı tarafça dava dilekçesinde hükmolunacak tazminata ilk tutuklama tarihi olan 26.02.2010 tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunulması karşısında, davacı hakkında iki farklı dönemde koruma tedbiri uygulandığı dikkate alınarak, her bir koruma tedbiri dönemi için ayrı ayrı tazminat miktarları belirlenip, belirlenen her bir tazminat miktarına ilişkin olduğu tarihten itibaren faiz işletilmemesi,
    Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 31.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.