Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 23. Ceza Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Nitelikli dolandırıcılık değişen vasfa göre nitelikli hırsızlık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2016/12251 Esas 2016/10371 Karar Sayılı İlamı

Nitelikli dolandırıcılık değişen vasfa göre nitelikli hırsızlık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2016/12251 Esas 2016/10371 Karar Sayılı İlamı

Nitelikli dolandırıcılık değişen vasfa göre nitelikli hırsızlık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2016/12251 Esas 2016/10371 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 23. Ceza Dairesi

ESAS NO : 2016/12251

KARAR NO : 2016/10371

KARAR TARİHİ : 06.12.2016

23. Ceza Dairesi         2016/12251 E.  ,  2016/10371 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık (değişen vasfa göre nitelikli hırsızlık)
    HÜKÜM : TCK"nın 142/2-a-b-h, 142/2-son, 53, CMUK"nın 326/son maddeleri gereği 6 yıl hapis cezası

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanığın temyiz talebinden sonra; 19/10/2016 tarihli dilekçesinde, dosyanın onaylanarak kendisine tebliğ edilmesini istediğine dair yazılı beyanının temyiz talebinden vazgeçme niteliğinde olduğu anlaşıldığından katılan vekilinin temyiz talebine hasren yapılan incelemede;
    Olay öncesinde şahsi sosyal ve ekonomik durumunu bildiği katılanı takibe alıp katılanın işletmekte olduğu Tekel bayisinde bulunduğu sırada katılanın ev telefonunu arayarak katılanın 9 yaşındaki kızı ..."e kendisini polis olarak tanıtıp annesine ait banka bilgilerinin ele geçirilmiş olduğunu, bu konuda soruşturma yaptıklarını, evde bulunan annesine ait paraların sahte olduğunu, bu paralar üzerinde inceleme yapılması gerektiğini söyleyerek Nehir"i kandırmak suretiyle evde bulunan katılana ait 38 adet çeyrek altın, 35.000 TL para ve 8.000 Amerikan Dolarını poşete koymasını isteyen ve daha sonra poşeti eve giderek Nehir"den aldığı anlaşıldığından nitelikli hırsızlık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/11/2016 tarih, 950-436 sayılı kararında açıklandığı üzere, atılı suçun alt sınır beş yıldan fazla olmadığından CMK"nın 150/3. maddesi uyarınca müdafii atanması zorunluluğu bulunmadığı anlaşılmış olup bu yöndeki bozma isteyen tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    TCK"nın 142/2-son maddesi uyarınca artırımın ancak suçun aynı fıkranın “b” bendinde belirtilen surette beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi durumunda yapılabileceği, somut olayda 142/2-b maddesinde belirtilen “Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle” şeklinde tanımlanan nitelikli halin unsurlarının bulunmamasına rağmen suç vasfında yanılgıya düşülerek bu bent de uygulama maddeleri arasında gösterilerek temel cezanın belirlenmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/12/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.