"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.06.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil; olmadığı takdirde, tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."nın Türk asıllı olup; ... mültecisi olarak geldiği ...’da 2510 sayılı Kanuna göre iskan edildiğini ve dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın kendisine verildiğini fakat, çekişmeli taşınmazın anılan Kanun uyarınca murisleri adına tescil edilmesi gerekirken kaydedilmediğini, ... uyrukluların mallarına ilişkin çeşitli yasal düzenlemeler mevcut ise de, bu düzenlemelerin mülkiyet hakkını kapsamadığını ancak, davalı Hazine’nin çekişme konusu taşınmazı devretmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile; olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine, davacıların eldeki davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, husumetin de kendilerine yöneltilmesinin doğru olmadığını, ayrıca zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 01.10.1966 tarihli 6/7104 sayılı ve 25.09.1967 tarihli 6/8890 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnameleri uyarınca ... uyrukluların mallarına Hazine tarafından el konulduğu ve bu malların Türk vatandaşı mirasçılarına da intikal edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; Bakanlar Kurulu"nun 13.01.1939 tarih ve 2/10250 sayılı Kararnamesi ile 01.10.1966 tarih ve 6/7104 sayılı Kararnamesi"ne göre; 1939 yılına kadar ... uyruklular hakkında Türkiye’deki taşınmazlar bakımından bir sınırlama bulunmamaktadır. 1939 tarihli Kararname ile ... uyrukluların Türkiye’deki taşınmazları üzerinde tasarrufta bulunmaları yasaklanmış, 1966 tarihli Kararname ile de, ... uyrukluların Türkiye’deki menkul ve gayrimenkul bütün mallarına Hazinece el konulmuştur. Şu durumda:
a)1939 tarihli Kararname"nin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, ... lilerin Türkiye’de taşınmaz edinmeleri mümkündür.
b)Bu tarihe kadar, Türkiye’de taşınmaz iktisap eden ... lilerin bu hakları saklıdır. Ancak, 1939 yılından sonra tasarruf önlenmiş olduğu için, bu tarihten sonra ki mülkiyet aktarımlarına ilişkin hukuki işlemler ve zilyetlikler sonuç doğurmaz.
c)1939 tarihinden sonra ölmüş olan ...e uyruklu bir miras bırakanın, Türkiye’deki taşınmazları, 1966 yılına kadar bu malları vaziyet edilmemiş olduğu için Türk uyruklu mirasçılarına intikal eder. Ancak ... uyruklu miras bırakan, 01.10.1966 tarihli Kararname"nin yürürlüğe girmesinden sonra ölmüş ise; mallarına Hazinece el konulmuş olduğundan, bu mallar olduğu gibi Türk mirasçıya geçmez. Emanete alınan bedeli Türk mirasçıya verilir.
Ne var ki, mahkemece, yukarıda değinilen ilke ve düzenlemeleri kapsar şekilde hüküm vermeye yeterli bir soruşturma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Nitekim, davacıların dava konusu yaptıkları taşınmazın neresi olduğu somut şekilde belirlenmeden, hükme esas teşkil edecek kayıt ve belgeler getirtilmeden, dayanılan kayıt ile belgeler arasındaki bağlantı değerlendirilmeden ve anılan belgelerde ismi geçen kişilerin davacıların miras bırakanı ... olup olmadığı şüpheye yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, çekişmeli taşınmazın Hazine’ye intikal tarihinde davacıların murisi ...’nın Türk vatandaşı olup olmadığının da usulünce araştırılmadığı açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece, öncelikle, hangi taşınmazın dava konusu yapıldığının somut olarak saptanması, çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydının ilk tesis ve tedavülleriyle birlikte ve yine kadastro tutanağının tespit ile tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle beraber getirtilmesi, ayrıca, davacıların dayandıkları belge ve kayıtların ilgili yerlerden celbedilmesi, anılan belge ile kayıtlarda malik gözüken kişinin davacıların mirasbırakanı ... olup olmadığının duraksamaya mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, diğer taraftan, muris ...’nın taşınmazın davalı Hazine’ye intikal tarihi itibariyle Türk vatandaşı olup olmadığının tespit edilmesi ve toplanan deliller ve somut olguların yukarıda açıklanan ilke ve kararname hükümleriyle birlikte değerlendirilmesi ve bu suretle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasa"nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.