"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : GAİPLİK-TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, Gerede Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1997/301 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi istemli dava açıldığını çekişmeli taşınmazlarda paydaş olan ...,..,....,...,... ve ....’nin menfaatlerinin korunması için 3561 sayılı kanun hükümleri gereğince 28/05/1998 tarihli ara kararla Gerede mal müdürünün kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, taşınmazın kayyum tayininden itibaren 10 yıl süre ile resmen idare edildiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların anılan maliklerinin gaipliğine ve tapu kayıtlarının iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, kayyım atanan kişilerin gaipliğine karar verilmesi için gereken şartların oluşmadığı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 588. maddesine dayalı gaiplik ve tapu iptal-tescil isteklerine ilişkin olup, hasım gösterilmeden açılmış, asliye hukuk mahkemesinde görülmüştür.
Mahkemece, kayyım atanan kişilerin gaipliğine karar verilmesi için gereken şartların oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, Gerede Sulh Hukuk Mahkemesi 1997/301 Esas sayılı dosyasında mal müdürünün Türk Medeni Kanununun 426.maddesi uyarınca "Temsil Kayyımı" olarak atandığı halde mahkemece kayyımın Türk Medeni Kanununun 427.maddesinde tanımlanan "Yönetim Kayyımı" olarak değerlendirilmesi ve işin esasına girilerek hüküm tesis edilmesi isabetsizdir.
Diğer yandan; kayyımın atanması, görev ve sorumluluklarını düzenleyen Türk Medeni Kanunundaki ilgili hükümler ile 3561 sayılı Yasa hükümleri dikkate alındığında; ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla iptal-tescil isteğini içeren bu tür davaların kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu açıktır.
Bu durumda husumetin kayyıma yöneltilmediği, yargılamanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkilinin sağlanmadığı ve kayyım olarak atanan kişinin de temsil kayyımı olarak atandığı hususları gözetilmek suretiyle davanın reddinin gerektiği kuşkusuzdur. Yerel mahkemece davanın reddedilmesi bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle yerindedir. Hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 23.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.