"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve bir kısım dahili davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 296 parsel sayılı taşınmazda elbirliği ile malik olduklarını, davalılar ile taşınmazın devri konusunda anlaşma sağlayamadıklarını ileri sürerek davalılar adına kayıtlı payların iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile depo edilen 44.832 TL’nin davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Anayasanın 141/3. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasanın 297. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 294. madde de öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin (c) fıkrasında ""Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini"" içermesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay denetiminin yapılması bakımından da yerel mahkemenin, kararında gerekçelerini açıkça göstermesi zorunludur.
Somut olayda, mahkemece kurulan hükmün Anayasa ve Usul Yasasının değinilen hükümlerine uygun olmadığı, kararının gerekçe içermediği açık ve tartışmasızdır.
Hal böyle olunca; 6100 sayılı HMK. nun 297/1-c maddesine uygun biçimde delillerin karar yerinde tartışılması, kabul ve red nedenlerinin gösterilmesi ve bu nedenlerin dayandığı yasa maddelerinin veya yerleşmiş içtihatlarının veyahut Daire ilkelerinin belirtilmesi gerekirken değinilen husular gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre ise; davalı ... yargılama sırasında 28.02.2015 tarihinde öldüğü geriye mirasçıları eşi Abdurrazzak ile çocukları Ayşe, Kadir, Adem, Osman ve Mehmet’in kaldığı halde mirasçılar davada yer almadan yargılama yapıldığı ve davalı ... adına kayıtlı pay iptal edilerek depo edilen bedelin davalı ...’ye ödenmesine ilişkin hüküm kurulduğu anlaşılmakla, mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup, davalı ...’nin mirasçılarının davada yer almaları sağlanmayıp usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidilmesi doğru olmadığı gibi, ölü kişi adına hüküm tesisinin de hatalı olduğu, ayrıca dava konusu 296 parsel sayılı taşınmaz imar uygulması ile yeni ada parsele gittiği, taşınmazın tüm tedavüllü tapu kayıtlarının dosya arasına alınmadığı gözetildiğinde eksik inceleme ile kapatılan parsel numarası üzerinden infazda tereddüt oluşturacak şekilde tapu iptal ve tescile hükmedilmesi de isabetli değildir.
Davalı ... ve bir kısım dahili davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.