Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/2646 Esas 2019/4976 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/2646 Esas 2019/4976 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/2646 Esas 2019/4976 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 8. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2019/2646

KARAR NO : 2019/4976

KARAR TARİHİ : 14.05.2019

8. Hukuk Dairesi         2019/2646 E.  ,  2019/4976 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Tespiti Ve Korunması, Yıkım


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı vekili, dava dilekçesinde adresi belirtilen dava konusu yerin 7.5.2007 tarihinde yapılan zilyetlik devir sözleşmesi gereği devralındığını, davalının yaptığı taş duvarın, vekil edenine ait olan taşınmaza taştığını belirterek, davalının dava konusu taşınmaza yaptığı müdahalesinin men"ine ve taşan yapının yıkımına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, vekil edeninin dava konusu yerle bir ilgisinin olmadığını, davacıyı tanımadığını ve arada yol olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu 1689 Ada 20 nolu parselin tapu fen bilirkişisinin raporunda kırmızı boyalı C harfi ile göstermiş olduğu 5,50 m2"lik kısmına, yine inşaat mühendisinin raporunda belirlediği şekli ile yan taşınmaz olan ve davalının kullandığı taşınmaz kısmından duvar ve garaj tavan tabliyesi yapılarak, müdahale edildiği anlaşılmakla, davalının yapmış olduğu müdahalesinin menine, yapılan müdahalenin inşaat mühendisinin raporunda belirlediği şekli ile tecavüzlü kısmının yıkılması suretiyle giderilmesine, davacının dilekçesinde belirttiği tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, zilyetliğin tespiti, korunması ve kal istemine ilişkindir.
    Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, 02/06/2011 tarihli Kadastro Müdürlüğü yazısında dava konusu parsellerin 1689 ada 20 parsel ve aynı ada 47 parsel sayılı taşınmazlar olarak tespit edildiğinin belirtildiği, 1689 ada 20 ve 47 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının dosya arasına alındığı, incelenmesinde, 1689 ada 20 parsel sayılı taşınmazın bahçe niteliğinde 2086,46 m2 yüzölçümünde 04/06/2010 tarihinde Hazine adına tespitinin yapıldığı, tutanağın kesinleşmeyip davalı olduğunun ve beyanlar hanesinde taşınmazın 20 yıldan beri davacı ..."nun kullanımında ve 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığının ayrıca 2083,43 m2"sinin ise eylemli orman vasfında olduğunun belirtildiği, 1689 ada 47 parsel sayılı taşınmazın ise, bahçe niteliğinde 1054,51 m2 yüzölçümünde 04/06/2010 tarihinde Hazine adına tespitinin yapıldığı, tutanağın kesinleşmeyip davalı olduğunun ve beyanlar hanesinde taşınmazın 5 yıldan beri davalı ... ve dava dışı Recep Yaşar"ın kullanımında ve 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ayrıca 636,48 m2"sinin ise eylemli orman vasfında olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
    3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 5. ve 27. maddeleri gereğince kadastro tespitinden önce genel mahkemelere açılan taşınmazların geometrik ve hukuki durumunu belirlemek görevi kadastro mahkemesine ait bulunmaktadır.
    Yine, 3402 sayılı Kanun"un 27/1. maddesi hükmüne göre, “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar kadastro mahkemesine re’sen devrolunur.” Aynı Kanun"un 26/son maddesi hükmüne göre de; “Kadastro mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar.”
    Somut olayda, dava 05/06/2008 tarihinde açılmış, dava konusu taşınmazlara ilişkin kadastro tespit tutanakları 04/06/2010 tarihinde düzenlenmiş ve davalı oldukları tutanaklarda belirtilmiştir. O halde, yukarıda açıklanan 3402 sayılı Yasa"nın 26/son ve 27/1. maddeleri uyarınca taşınmaz hakkında tutanak düzenlendiği tarihten itibaren tutanağın kesinleşmesine kadar kadastro mahkemesi görevli olarak belirlendiğine ve görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her hal ve aşamasında re"sen gözönünde bulundurulması gerektiğine göre Mahkemece, uyuşmazlık hakkında görevsizlik kararı verilmek suretiyle dava dosyasının görevli ve yetkili kadastro mahkemesine gönderilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.