"İçtihat Metni"
Kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engellemek ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 113/1 (2 kez), 125/1 (3 kez), 43/1 ve 62. (5 kez) maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası (2 kez) 10 ay hapis cezası (2 kez) ve 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2015/102 esas, 2017/51 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 19/04/2018 gün ve 94660652-105-44-9875-2017-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/04/2018 gün ve 2018/35180 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre;
Sanığın, suç tarihi olan 08/07/2015 tarihinde sanığın cep telefonundan 155’i arayarak kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 13/08/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/106 esas sayısını aldığı,
16/07/2015 ve 18/07/2015 cep telefonundan 155’i arayarak tarihlerinde zincirleme şekilde kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 13/08/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın anılan Mahkemenin 2015/105 esas sayısını aldığı,
18/07/2015 tarihinde cep telefonundan 155’i arayarak kamu kurumu faaliyetinin engellenmesi ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından 07/08/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın aynı Mahkemenin 2015/109 esas sayısını aldığı,
17/07/2015 tarihinde cep telefonundan 155’i arayarak kamu kurumu faaliyetinin engellenmesi suçundan 11/08/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın aynı Mahkemenin 2015/102 esas sayısını aldığı,
09/08/2015 tarihinde sanığın cep telefonundan 155’i arayarak kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 09/09/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/129 esas sayısını aldığı,
Tüm davaların 2015/102 esas sayılı dosyada birleştirilerek sanığın yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;
İlk düzenlenen iddianamenin 07/08/2015 tarihli olduğu, bu tarih itibariyle anılan Mahkemenin 2015/106, 105, 109 ve 102 esas sayılı davaların suç tarihlerinin ilk düzenlenen iddianame tarihinden önce olduğu, hukukî kesinti olmadığı anlaşılmakla, bu dosyaların 2015/102 esas sayılı dava dosyasında birleştirilmelerinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, 2015/129 sayılı dosyaya konu suçun tarihinin 09/08/2015 olması sebebiyle ilk iddianamenin düzenlenme tarihi olan 07/08/2015’ten sonra işlenmiş olması sebebiyle bu suçtan birleştirildiği 2015/102 esas sayılı dosya üzerinden verilen mahkûmiyet kararı ayrık tutulmak suretiyle, birleştirilmiş olan diğer dosyalarda sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, 5237 sayılı Kanunun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç
hükümlerinin uygulanıp cezanın arttırılarak tayini gerektiği gözetilmeksizin, her bir eylem için ayrı ayrı ceza verilmesinde,
isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engellemek ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 113/1 (2 kez), 125/1 (3 kez), 43/1 ve 62. (5 kez) maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası (2 kez) 10 ay hapis cezası (2 kez) ve 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2015/102 esas, 2017/51 sayılı kararının,
Dosya kapsamına göre;
Sanığın, suç tarihi olan 08/07/2015 tarihinde sanığın cep telefonundan 155’i arayarak kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 13/08/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/106 esas sayısını aldığı,
16/07/2015 ve 18/07/2015 cep telefonundan 155’i arayarak tarihlerinde zincirleme şekilde kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 13/08/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın anılan Mahkemenin 2015/105 esas sayısını aldığı,
18/07/2015 tarihinde cep telefonundan 155’i arayarak kamu kurumu faaliyetinin engellenmesi ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından 07/08/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın aynı Mahkemenin 2015/109 esas sayısını aldığı,
17/07/2015 tarihinde cep telefonundan 155’i arayarak kamu kurumu faaliyetinin engellenmesi suçundan 11/08/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın aynı Mahkemenin 2015/102 esas sayısını aldığı,
09/08/2015 tarihinde sanığın cep telefonundan 155’i arayarak kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 09/09/2015 tarihli iddianame ile açılan davanın Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/129 esas sayısını aldığı,
Tüm davaların 2015/102 esas sayılı dosyada birleştirilerek sanığın yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;
İlk düzenlenen iddianamenin 07/08/2015 tarihli olduğu, bu tarih itibariyle anılan Mahkemenin 2015/106, 105, 109 ve 102 esas sayılı davaların suç tarihlerinin ilk düzenlenen iddianame tarihinden önce olduğu, hukukî kesinti olmadığı anlaşılmakla, bu dosyaların 2015/102 esas sayılı dava dosyasında birleştirilmelerinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, 2015/129 sayılı dosyaya konu suçun tarihinin 09/08/2015 olması sebebiyle ilk iddianamenin düzenlenme tarihi olan 07/08/2015’ten sonra işlenmiş olması sebebiyle bu suçtan birleştirildiği 2015/102 esas sayılı dosya üzerinden verilen mahkûmiyet kararı ayrık tutulmak suretiyle, birleştirilmiş olan diğer dosyalarda sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, 5237 sayılı Kanunun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp cezanın arttırılarak tayini gerektiği gözetilmeksizin, her bir eylem için ayrı ayrı ceza verilmesinde,
isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engellemek ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 113/1 (2 kez), 125/1 (3 kez), 43/1 ve 62. (5 kez) maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası (2 kez) 10 ay hapis cezası (2 kez) ve 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair hükümlerde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
5237 sayılı TCK’nın “Zincirleme Suç” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü
uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu sistematiğinde, kural olarak yasadaki suç tanımına uygun her bir netice ayrı bir suç oluşturmasına karşın, bu kuralın istisnalarına, TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42, 43 ve 44. maddelerine yer verilmiştir. Aynı nev’iden fikri içtima halinde, fiil yani hareket hukuksal anlamda tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Bu durumda hareket tek olduğu için, fail hakkında tek bir ceza verilecek, ancak bu ceza mağdur sayısı fazla olduğu için, TCK’nın 43/1. maddesine göre artırılacaktır. (Ceza Genel Kurulunun 05/06/2012 tarih ve 15/491-219 sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
5237 sayılı TCK"nun 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun 14.01.2014 gün ve 384-2, 03.12.2013 gün ve 1475-577, 30.05.2006 gün ve 173-145, 08.07.2003 gün ve 189-207, 13.10.1998 gün ve 205-304, 20.03.1995 gün ve 48-68 ile 02.03.1987 gün ve 341-84 sayılı kararlarında "aynı suç işleme kararı" kavramından, kanunun aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine, kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm hareketleri arasında sübjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması gerektiği kabul edilmiş, ilk eylemle ikinci eylem arasında makul sayılamayacak uzunca bir sürenin geçmesinin, sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini gösterdiği belirtilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarihli ve 2014/10-847 esas, 2016/128 sayılı kararında belirtildiği üzere, suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur. Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman
göstermeyecektir. Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir. Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
Zincirleme suçla bağlantılı olması nedeniyle "hukuki kesinti" kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında CMK"nun 170. maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. İddianamenin düzenlenmesiyle olaylar arasında hukuki kesinti oluştuğundan iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemler ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır. Buna karşın işlemiş olduğu suçtan dolayı henüz hakkında iddianame düzenlenmeden, sanığın aynı suç işleme kararıyla ve aynı mağdura karşı yeniden suç işlemesi durumunda, hukuki kesinti gerçekleşmeden aynı suçun işlenmesi söz konusu olduğundan sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Bu ahvalde sanığın her suçtan ayrı ayrı cezalandırılması yoluna gidilmeyecek, sanığa bir suçtan ceza verildikten sonra hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle cezasında artırım yapılacaktır. Buna göre, soruşturma aşamasında sanığın aynı suç işleme kararıyla, aynı mağdura karşı değişik zamanlarda aynı suçu işlediğinin tespit edilmesi durumda, soruşturma dosyalarının birleştirilerek kamu davası açılması, bu hususa riayet edilmeden kamu davalarının açılması halinde ise hukuki kesintinin oluşmasından önce sanığın aynı mağdura karşı bir suç işleme kararıyla aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin anlaşılması durumunda dava dosyalarının birleştirilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi isabetli bir uygulama olacaktır.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında katılan ..."ya yönelik 08/07/2015 tarihli hakaret eylemi nedeniyle 13/08/2015 tarihli iddianamenin düzenlendiği ve Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/106 esas sırasına kaydedildiği, sanık hakkında katılan ..."ya yönelik 16/07/2015 ve 18/07/2015 tarihli hakaret eylemleri nedeniyle 13/08/2015 tarihli iddianamenin düzenlendiği ve Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/105 esas sırasına kaydedildiği, sanık hakkında katılan ..."ya yönelik 17/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi eylemi nedeniyle 11/08/2015 tarihli iddianamenin düzenlendiği ve Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/102 esas sırasına kaydedildiği, sanık hakkında şikayetçiler ... ve ..."a yönelik 18/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi, aynı tarihli şikayetçi ..."a yönelik hakaret eylemi nedeniyle 07/08/2015 tarihli iddianamenin düzenlendiği ve Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/109 esas sırasına kaydedildiği, yine sanık hakkında katılan ..."ya yönelik 09/08/2015 tarihli hakaret eylemi nedeniyle 09/09/2015 tarihli iddianamenin düzenlendiği ve Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/129 esas sırasına kaydedildiği, anılan dosyaların Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/102 esas sayılı dosyasında birleştirilmesine karar verildiği, sanığın savunmasının alındığı, yargılama neticesinde Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2015/102 esas, 2017/51 sayılı kararıyla sanık ..."ın; Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/106 esas sayılı birleşen dosyasına konu katılan ..."ya yönelik 08/07/2015 tarihli hakaret eylemi nedeniyle TCK"nın 125/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/105 esas sayılı birleşen dosyasına konu katılan ..."ya yönelik 16/07/2015 ve 18/07/2015 tarihli hakaret eylemleri nedeniyle TCK"nın 125/1, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezasıyla, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/102 esas sayılı dosyasına konu katılan ..."ya yönelik 17/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi eylemi nedeniyle TCK"nın 113/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/109 esas sayılı birleşen dosyasına konu şikayetçiler ... ve ..."a yönelik 18/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi ve aynı tarihli şikayetçi ..."a yönelik hakaret eylemi nedeniyle TCK"nın 113/1, 62, 125/1 ve 62. maddeleri uyarınca sırasıyla 1 yıl 8 ay ve 10 ay hapis cezalarıyla, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/129 esas sayılı birleşen dosyasına konu katılan ..."ya yönelik 09/08/2015 tarihli hakaret eylemi nedeniyle TCK"nın 125/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, kararın taraflara yöntemince tebliğ edilmesine karşın istinaf kanun yoluna konu edilmediği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Yapılmakta olan soruşturma sonucunda toplanan delillerin failin suçu işlediği yönünde yeterli şüphe oluşturması üzerine Cumhuriyet savcısınca şüpheli hakkında CMK"nun 170. maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. İddianamenin düzenlenmesiyle olaylar arasında hukuki kesinti oluştuğundan iddianamenin düzenlenmesinden sonra devam eden eylemler ise başka bir ceza soruşturmasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır. Buna karşın işlemiş olduğu suçtan dolayı henüz hakkında iddianame düzenlenmeden, sanığın aynı suç işleme kararıyla ve aynı mağdura karşı yeniden suç işlemesi durumunda, hukuki kesinti gerçekleşmeden aynı suçun işlenmesi söz konusu olduğundan sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.
Bu bağlamda incelemeye konu dosyada suç tarihleri ve iddianame düzenleme tarihleri nazara alınarak hukuki kesintinin ne zaman gerçekleştiği ve hangi tarihli eylemleri kapsadığı belirlenmelidir. Sanık hakkında ilk olarak, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/ 109 esas sayılı dosyasına konu, şikayetçiler ... ve ..."a yönelik 18/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi ve aynı tarihli şikayetçi ..."a yönelik hakaret eylemi nedeniyle 07/08/2015 tarihli iddianamenin düzenlendiği görülmektedir. Dolayısıyla hukuki kesinti 07/08/2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Bu tarihten önce sanığın aynı suç işleme kararıyla ve aynı mağdura karşı işlediği suçlarda, hukuki kesinti gerçekleşmeden aynı suçun işlenmesi söz konusu olduğundan zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Hukuki kesintinin gerçekleştiği 07/08/2015 tarihinden sonra işlenen suçlar ise aynı mağdura karşı gerçekleştirilmiş olsa bile ayrı bir suçu oluşturacaktır.
Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/129 esas sayılı birleşen dosyasına konu katılan ..."ya yönelik 09/08/2015 tarihli hakaret eylemi nedeniyle kurulan TCK"nın 125/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair hüküm, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma talebinin dışında bırakılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında diğer hükümlere gelince; her ne kadar hukuki kesintiye neden olan 07/08/2015 tarihli iddianameden önce işlenmiş olsalar da bu hükümlere konu eylemler yönünden zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı mağdurların aynı olup olmadığının belirlenmesine bağlıdır. Bu bağlamda; Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/106 esas sayılı birleşen dosyasına konu 08/07/2015 tarihli hakaret eyleminin, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/105 esas sayılı birleşen dosyasına konu 16/07/2015 ve 18/07/2015 tarihli hakaret eylemlerinin mağduru katılan ..."dır. Mağdurun aynı olması ve hukuki kesintiden önce gerçekleştirilmesi nedeniyle sanığın bu katılana yönelik hakaret eylemleri nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi eylemlerinden kurulan hükümlerde; sanığın 155 polis imdat hattını arayarak ihbar ve acil durum niteliği taşımayan davranışı ile kamu kurumu faaliyetinin yürütülmesine engel olduğu iddia ve kabul edilmiştir. Bu suçta mağdur, kişiler değil faaliyeti engellenen kamu kurumudur. Bu bağlamda, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/102 esas sayılı dosyasına konu 17/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi ve Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/109 esas sayılı birleşen dosyasına konu 18/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi eylemlerinin mağdurunun aynı olması nedeniyle eylemlerin hukuki kesintiden önce gerçekleştirildiği nazara alınıp sanığın bu eylemleri yönünden de zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/109 esas sayılı birleşen dosyasına konu 18/07/2015 tarihli hakaret eyleminin mağdurunun, diğer kişilerden farklı olarak şikayetçi ..."ın olması nedeniyle sanığın bu eylemi sebebiyle ayrıca TCK"nın 125/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gereken hükümler yönünden, CMK"nın 309/4-d bendinde düzenlenen "daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiren hal" kapsamında Dairemizce karar verilmesi gerektiği ileri sürülebilse de; TCK"nın 43/1. maddesinde cezanın, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılacağının belirtilmesi, sanığın eylemlerinin sayısı nazara alındığında artırım oranının mahkemece takdirinin gerektiği anlaşılmıştır.
Ayrıca; hakaret suçlarında temel ceza belirlenirken uygulanan kanun maddesi TCK’nın 125/3-a maddesi yerine 125/1 olarak yanlış gösterilmiş ise de, sonuca etkili bulunmayan ve maddi yanılgıdan kaynaklanan bu yanlışlığın yerinde düzeltilebileceği kabul edilmiştir.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/109 esas sayılı birleşen dosyasına konu 18/07/2015 tarihli hakaret eyleminin mağdurunun, diğer kişilerden farklı olarak şikayetçi ..."ın olması nedeniyle, sanığın bu hakaret eylemi yönünden kurulan Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2015/102 esas, 2017/51 sayılı kararına yönelik, kanun yararına bozma istemine ilişkin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden bozma isteminin, CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/106 esas sayılı birleşen dosyasına konu 08/07/2015 tarihli hakaret eylemi, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/105 esas sayılı birleşen dosyasına konu 16/07/2015 ve 18/07/2015 tarihli hakaret eylemleri, Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/102 esas sayılı dosyasına konu 17/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi ve Darende Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/109 esas sayılı birleşen dosyasına konu 18/07/2015 tarihli kamu kurumunun faaliyetinin engellenmesi eylemleri nedeniyle kurulan Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2015/102 esas, 2017/51 sayılı kararına yönelik, kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, bu hükümler yönünden Darende Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2015/102 esas, 2017/51 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4. maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 26/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.