Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/5118 Esas 2007/6228 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/5118 Esas 2007/6228 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/5118 Esas 2007/6228 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 1. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2007/5118

KARAR NO : 2007/6228

KARAR TARİHİ : 30.5.2007

1. Hukuk Dairesi         2007/5118 E.  ,  2007/6228 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 21/12/2006
    NUMARASI : 2006/398-101

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı Hazine, davalıların maliki oldukları .. (eski ..) parsel sayılı taşınmazın kyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.
    Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar davaya yanıt vermemişlerdir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
                                                                                                              -KARAR-
    Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu..nolu parselin ...ve ..nolu kadastral parsellerinin tevhit ve ifrazı sonucu oluştuğu, üzerinde kat mülkiyeti kurulmuş yapıda davalıların bağımsız bölüm malikleri oldukları anlaşılmaktadır.
    Davacı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıy içerisinde kalan yer olduğundan bahisle eldeki davayı açmıştır.
    Öyleyse, davada ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlığın, "kıyı kenar çizgisinin" belirlenmesinden kaynaklandığı açıktır.
    Bilindiği üzere,son kez yürürlüğe giren 362l sayılı kıyı kanunu"nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri,Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış;anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.ll.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak,mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu"nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında,bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir.
    Hal böyle olunca,öncelikle idare tarafından 362l sayılı Kanunun 9.maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı,ondan sonra,üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı;harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı"nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün,böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır. Haritadüzenlenmediğinin yada düzenlenipte 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın,idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise,kıyı kenar çizgisi,bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan yararlanılarak belli edilmeli belirlenen çizgi Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde yansıtılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Oysa, mahkemece bilimsel yönden hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılan bilirkişi raporunun hükme dayanak alınmasının doğru olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca, değinilen ilkeler çerçevesinde hükme elverişli olacak nitelik ve içerikte gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yetersiz bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.