"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ERZİNCAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2006
NUMARASI : 2005/204-322
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu .parsel sayılı taşınmaza davalıların sınıra ağaç dikmek suretiyle müdahale ettiklerini, ağaçların kök ve gölge zararına yol açtığını ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve ağaçların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı S. dava konusu ağaçların kendi taşınmazı sınırları içinde bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı, davaya konu ağaçlarla bir ilgilerinin olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalı S.."in usulsüz ağaç dikmek suretiyle müdahale ettiğini, diğer davalının taşınmaz maliki olarak müdahaleden sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı S.. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun
yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda; davalıların davacının taşınmazına vaki elatmanın önlenmesine, gerekçeli kararda ise, . parsel üzerinde .parsele bitişik ilk sıradaki 78 kavak, söğüt ve iğde ağaçlarının kesilmesi ve köklerinin temizlenmesi, ayrıca DSİ"ye .parseldeki .adet kavak ağaçlarının kesilmesi ve köklerinin temizlenmesi suretiyle davalıların ..parsele elatmalarının önlenmesine denilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.