Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/8902 Esas 2010/10377 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/8902 Esas 2010/10377 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/8902 Esas 2010/10377 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 1. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2010/8902

KARAR NO : 2010/10377

KARAR TARİHİ :

1. Hukuk Dairesi         2010/8902 E.  ,  2010/10377 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 08/04/2010
    NUMARASI : 2010/63-2010/172

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden paydaşı olduğu 4 nolu bağımsız bölümü davalının haksız kullandığını ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve 1.200,00.-YTL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, dava konusu taşınmazın işletmecisi değil, personeli olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “ mahkemece, kısa kararda ecrimisilin kısmen kabulüne, gerekçeli kararda ise, ecrimisilin kısmen kabulü ile davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi   raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.                                  Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 4 nolu bağımsız bölümün kayden davacı ve dava dışı S. adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davalının anılan taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmadığı anlaşılmaktadır.
    Davalı, dava konusu taşınmazdaki çay ocağının işleteni değil personeli olduğunu savunmuş ve 14.08.2006 tarihli kira sözleşmesini ibraz etmiştir. Anılan kira sözleşmesinde, kayıt malikleri davacı ve dava dışı paydaşın dava konusu taşınmazı çay ocağı olarak kullanmak suretiyle davalıya kiraya verdikleri görülmektedir.
    Ne varki, davacı kira sözleşmesindeki imzasını kabul etmemiş, imzanın kendisine ait olmadığını bildirmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, geçerli bir kira sözleşmesinin varlığı sözleşmesinin kuruluşundaki sıhhat şartlarının  mevcudiyetine bağlıdır. Oysa, sözleşmedeki imzanın sahteliği ileri sürüldüğüne göre bu husus açıklığa kavuşturulmadan neticeye gidilmesi doğru değildir.
    Bu durumda mahkemece, 14.08.2006 tarihli kira sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığının usulüne uygun olarak yapılacak inceleme ile belirlenmesi gerekeceğinde kuşkun yoktur.
    Hal böyle olunca; anılan kira sözleşmesindeki davacının imzası bakımından gerekli incelemenin yapılması, kiracılık ilişkisi üzerinde durulması, yapılacak araştırma sonucunda davalının taşınmazı kiracı sıfatıyla kullandığı belirlenirse davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmesi; kira sözleşmesinin sahte olduğunun saptanması halinde ise davalının fuzuli şagil olduğu gözetilerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açılanan  nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  14.10.2010  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.