Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/7604 Esas 2010/11056 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/7604 Esas 2010/11056 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/7604 Esas 2010/11056 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 1. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2010/7604

KARAR NO : 2010/11056

KARAR TARİHİ : 27.10.2010

1. Hukuk Dairesi         2010/7604 E.  ,  2010/11056 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 17/04/2009
    NUMARASI : 2002/2460-2009/448

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacı,ıslah  ettiği  dava  dilekçesinde; davalılar  adına  tespit  edilen  510   parsel sayılı   taşınmazın  bir  bölümünün  kıyı  kenar  çizgisi  içinde  kaldığını ve  üzerinde  davalılara  ait  ev  bulunduğunu  ileri  sürüp  bu  bölümün  tapu  kaydının  iptali  ile  elatmanın  önlenmesi  ve  yıkıma   karar  verilmesini  istemiştir.
    Davalılar, davanın  reddini  savunmuşlardır.
    Mahkemece,5841 Sayılı  Yasa  uyarınca  hak  düşürücü süre  nedeniyle  davanın  reddine  karar  verilmiştir.
    Karar, davacı  vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.       
    Dava, çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece; 3402 Sayılı Yasa’nın 12. maddesinde 5841 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
    Ancak, hemen belirtilmelidir ki, bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.
    Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Mahakemeleri 5. Cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21.12.1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12.09.1977, 5445/5655 dipnot 161: 10. HD 24.02.1976, 6296/1297)      Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Öte yandan avukatlık ücreti 29.05.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderlerinden sayılır. Davacı Hazine, temyiz dilekçesinde sair nedenlerden söz etmek suretiyle bu hususa değinmiştir.
    Hal böyle olunca,  somut olayda mahkemece yapılan keşif sonucu çekişmeli bölümün kıyı kenar çizgisi içinde bulunduğu ve dava tarihinde davacı Hazine’nin haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekirken, aksine yazılı düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davacı Hazine’nin yukarıda değinilen yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.