Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/10019 Esas 2010/11156 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/10019 Esas 2010/11156 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/10019 Esas 2010/11156 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 1. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2010/10019

KARAR NO : 2010/11156

KARAR TARİHİ :

1. Hukuk Dairesi         2010/10019 E.  ,  2010/11156 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇANAKKALE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/12/2009
    NUMARASI : 2008/577-2009/676

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, ortak  mirasbırakan  babannesi  P..."nin  219,237 ve  1310  parsel  sayılı    taşınmazlardaki  miras  paylarını  satış  suretiyle  davalı  torununa  temlik   ettiğini, davalının miras bırakanı   kandırarak  muvazaalı  işlem  yaptırdığını, ayrıca   işlem  tarihinde  murisin  hukuki   ehliyete  haiz  olduğuna  dair  sağlık raporunun  alınmadığını  ileri  sürerek,  tapu  iptali  ve  mirasçılar   adına  tescil  isteğinde  bulunmuştur.
    Davalı,   iddiaların   doğru   olmadığını,  miras bırakan   babaannesinin  miras  paylarını   bedelini   ödemek  suretiyle  satın  aldığını, bilahare   halasının  da   payını  satın  aldığını, parası   oldukça  diğer  payları  da  satın  almaya   devam   edeceğini, miras  bırakanın  vekil  tayin  etmek  suretiyle   çekişmeli   taşınmazlardaki   paylarını   satmış  olup, vekaletname   alınırken   ehliyetli   olduğuna   dair   doktor  raporunun  da   düzenlendiğini  belirterek, davanın  reddini  savunmuştur.
    Duruşmada  dinlenilen A., N. ve M.B.,  davaya   muvafakat  ettiklerini  beyan  etmişler, dahili   davalılar, davaya  yanıt  vermemişlerdir.
    Mahkemece; muvazaa  olgusu  sabit  görülerek  davanın  kabulüne    karar  verilmiştir.
    Karar, davalı  G... B... vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi Türk Medeni Kanununun 701 ila 703. maddelerinde düzenlenen elbirliği mülkiyetine tabi olup, dava dışı başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. 
    Davadaki  istek tüm mirasçılar adına iptal ve tescil olduğuna göre,  bütün mirasçıların davada yer almaları zorunludur.
    Yargılama aşamasında bir kısım mirasçılara çıkartılan tebligatlar üzerine tebliğ edilen şahıslar tebligatlara icabet etmemişler ve duruşmaya iştirak ederek açılan davaya muvafakat ettiklerini bildirmemek  suretiyle  davaya   karşı  çıkmışlardır. O  halde  davanın  görülebilirlik  koşulunun varlığından söz edilemez.
    Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
    M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler  mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. 
    M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. 
    Hal  böyle  olunca, kök  miras bırakan Penpe  Baştuğ"un terekesine  Türk Medeni  Kanununun 640.  Maddesi  hükmü   uyarınca  tereke  temsilcisi   atanmasının  sağlanması ve  davanın  temsilci   huzuruyla  yürütülecek  bir  karar   verilmesi  gerekirken, taraf  teşkili   sağlanmaksızın  işin  esası  hakkında  hüküm  kurulmuş  olması  doğru  değildir.
    Davalı  Gökhan"ın bu  yöne  değinen  temyiz itirazlarının  kabulü  ile hükmün  açıklanan  nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 28.10.2010 tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.