"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2008
NUMARASI : 2006/216-2008/233
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı torunun hileyle 4879 parseldeki dairesini,tapuda bedel düşük göstermek suretiyle elinden aldığını, bu durumu dava açmazdan birkaç gün önce öğrendiğini ileri sürerek tapu kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, duruşmalara katılmayıp yanıt da vermemiştir.Mahkemece, davalının davacıyı kandırması suretiyle bedel ödenmeksizin alım satım akdi düzenlenerek taşınmazın iktisap edildiğinin anlaşıldığını gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava,hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğiyle açılmış,yargılama aşamasında davacının ölümü üzerine dava mirasçıları tarafından sürdürülmüştür.
Mahkemece, temlikin hile ile gerçekleştirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K"nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Ş.olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
Somut olaya gelince; 4879 parsel sayılı taşınmazın 20/224 payı ve bu paya isabet eden zemin kat 4 nolu dairenin tamamı davacıya aitken,15.11.2001 tarihinde intifa hakkını uhdesinde bırakıp çıplak mülkiyetini satış suretiyle davalıya temlik ettiği kayden sabittir.
Dinlenen tanıklar, davalının annesinin doğumdan hemen sonra öldüğünü,davalıyı davacı dedesinin büyüttüğünü, davalının araba almak isteğini,ancak bunun için ihtiyaç duyduğu krediyi temin edebilmek amacı ile dava konusu taşınmazın adına tescil edilmesini istediğini, bunun karşılığında davacı dedesine bakmayı vaadettiğini, davacının da davalıdan ölünceye kadar bakılacağı güvencesini aldıktan sonra temliki işlemi gerçekleştirdiğini bildirmişlerdir.
Tanık beyanları yukardaki ilkeler uyarınca irdelendiğinde hileden sözedilemeyeceği, temlikin iradi olduğu sonucuna varılmaktadır.Öte yandan davacı temliki başından beri bildiğine göre, dava tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçtiği de kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,12.01.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.