Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/966 Esas 2009/3750 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/966 Esas 2009/3750 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/966 Esas 2009/3750 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 1. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2009/966

KARAR NO : 2009/3750

KARAR TARİHİ : 26.3.2009

1. Hukuk Dairesi         2009/966 E.  ,  2009/3750 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : AKŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 15/07/2004
    NUMARASI : 2000/119-2004/597
      
    Taraflar arasında birleştirilerek  görülen davada;
    Davacı, 2469, 2471, 2473, 2475, 2480, 2482, 2410 ve 2491 parsel sayılı taşınmazların  Akşehir Gölünün  kıyı kenar çizgisinin  göl  tarafında  kaldıklarını ileri sürüp, tapu iptali ile  kıyı olarak kamuya  terkinlerini  istemiştir.
    Bir kısım davalılar, davanın  reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, çekişmeli  taşınmazların kıyı  kenar çizgisi içerisinde kalan  bölümleri yönünden  davanın kabulüne  karar verilmiştir.
    Karar, davacı Hazine vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Asıl ve  birleşen davalar, 3621 Sayılı Yasadan  kaynaklanan  tapu iptali ve  terkin  isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, çekişmeli  taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölümleri yönünden  davanın  kabulüne karar  verilmiştir.Hükmü  davacı hazine, kabul kapsamına  giren  bölüm yönünden  temyiz etmiştir.
    Dosya içeriği ve  toplanan  delillerden; çekişme konusu  taşınmazların  kadastro  tespitlerinin 23.3.1976  tarihinde  kesinleştiği, asıl ve  birleşen  davaların ise  27.12.1999, 29.12.1999, 28.3.2000 ve 14.4.2000 tarihlerinde  açıldıkları  anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar çekişmeli  taşınmazların kıyı kenar  çizgisi içerisinde  kalan  bölümlerinin, devletin  hüküm ve  tasarrufu  altında ve  kamu malı niteliğinde  özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C  maddesi gereğince)  yerlerden oldukları keşfen saptanmış ise de;  25.2.2009 tarihinde  kabul edilip  14.3.2009  tarihinde  yürürlüğe giren  5841 Sayılı  Yasanın  2. maddesi ile  3402  Sayılı  Yasanın  12. maddesinin  3.fıkrasına  eklenen " bu hüküm  iddia ve  taşınmazın  niteliğine  yahut  Devlet ve diğer  kamu tüzel kişileri  dahil  tarafların  sıfatına bakılmaksızın  uygulanır" ve 3.  maddesi ile  eklenen  geçici 10.  maddesinin  " bu  kanunun 12.  maddesinin  3. fıkrası  hükmü  devletin hüküm  ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile  yürürlük tarihinden  önce açılmış ve henüz kesin  hükme  bağlanmamış olan  davalarda  dahi uygulanır"  şeklindeki  hükmü gözetildiğinde  kadastro  tespitinin  kesinleştiği tarih olan  23.3.1976  ile  davaların  açıldığı tarihler  arasında  3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde  sözü edilen 10 yıllık  hak düşürücü sürenin  geçmiş olduğu sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki,  kural olarak  sonradan  yürürlüğe giren  yasa  hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme  Kararlarının  kazanılmış  hak (usulü müktesep hak)  ilkesinin  istisnai  niteliği gereği kesin hüküm halini  almamış eldeki davalarda da  gözetilmesi ve  uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan  yürürlüğe  konulan  hükümler   kamu düzeniyle  ilgili  bulunduğundan ve  re"sen gözetilmesi  gerektiğinden somut  olayda aleyhe bozma  yasağı  ilkesinin de  uygulama yeri  bulunmadığı  izahtan  varestedir.
    Diğer taraftan, dava  bazı parsellerde  kısmen  bazı    parsellerde  tamamen  kabul  edildiği halde  yargılama  giderlerinden davalıların   sorumlu  tutulmadığı ve davalılara harç  yüklenmediği ayrıca  vekille  temsil edilen  davacı yararına avukatlık  ücreti  tayin ve takdir  edilerek  karar altına  alınmadığı anlaşılmaktadır. O halde  çekişmeli  taşınmazlarla ilgili olarak herhangi bir kesin  hükmün varlığından bahsedilemez.
    Hal böyle olunca,yukarıda belirtilen  yasal düzenlemeler  karşısında  davaların  hak düşürücü süreden dolayı  reddine  karar verilmesi için karar  bozulmalıdır.
    Davacı,  Hazinenin  temyiz  itirazlarının  kabulü  ile hükmün açıklanan  nedenden ötürü H.U.M.K."nun 428.  maddesi  uyarınca BOZULMASINA, 26.3.2009 tarihinde oybirliğiyle  karar verildi.