Önyüklemeyi Kaldır

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Kararları

Ana Sayfa - İçtihatlar - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/5494 Esas 2016/4767 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/5494 Esas 2016/4767 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/5494 Esas 2016/4767 Karar Sayılı İlamı

DAİRESİ : 1. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2016/5494

KARAR NO : 2016/4767

KARAR TARİHİ : 19.04.2016

1. Hukuk Dairesi         2016/5494 E.  ,  2016/4767 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tecil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, tereke miras bırakanın ölümü ile intikal edeceğinden ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olacaklarından, bu tür isteklerde dava hakkı murisin ölümüyle ortaya çıkar. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında da murisin ölüm tarihi büyük önem taşır. Anılan yasal düzenlemede, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle, dayanılan hakkın kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 988 sayılı parselin kadastro tespitinin 23.02.1984 tarihinde yapıldığı, miras bırakanın ..."ın ise 03.08.1986 tarihinde öldüğü; bu durumda, miras bırakanın kadastro tespitinden sonra ölmüş olması nedeniyle 3402 sayılı Kanun"un 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreden ötürü davanın reddedilemeyeceği anlaşılmaktadır.
    Ne var ki, dava konusu taşınmaz kadastro tespitinde senetsizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edildiğine göre; somut olayda 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nın uygulama yeri bulunmadığı açıktır.
    Hâl böyle olunca, mahkemece verilen ret kararı açıklanan gerekçe ile doğrudur. Davacı tarafın temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle; sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.