"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
-KARAR-
Taraflar arasındaki dava sonucu ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:
Dairemizce verilen 24.06.2019 gün ve 2018/3346 Esas 2019/4047 Karar sayılı bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen Direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanunun 43.maddesi ile değişik 6100 sayılı ...nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE,13/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-K A R Ş I O Y Y A Z I S I-
Genel olarak hile, bir kimseyi belirli bir hususu yapmaya sevketmek, o yönde bir irade açıklamasında bulunmasını sağlamak kastı ile o kimse de yanlış bir kanı uyandırmak ya da esasen var olan yanlış (hatalı) fikrin devamını sağlamaktır.
Hile, gerçek durumu bilmesi halinde bir kimsenin kabul etmeyecek olduğu bir şeyi kabul etmesine diğer bir kimse tarafından yol açılmış olması demektir. Bu tanımdan anlaşılıyor ki, hilede ona maruz kalan kişinin iç iradesi ile beyanı arasında gerçekte bir uygunsuzluk yoktur, fakat o beyanın kaynağını teşkil eden iç iradenin o biçimde doğumunda başvurulan hilenin rolü vardır; yada iç irade aslında yanlış iken gerçek dışı yollarla (aldatma ile) o hatalı durumun düzeltilmesine engel olunmuş ve iç iradenin o hali ile devamı sağlanmış o hatalı hali ile beyanı temin edilmiştir. Hile sonuç olarak; bir kimseyi kararın da yanıltmak, kararında hataya düşürmektir. Bu da o kimsenin iç iradesinin yanlış doğmasını sağlamakla, yada esasen yanlış olarak doğmuş olan iç iradedeki bu yanılgıyı devam ettirmekle mümkün olmaktadır. Tüm bu açıklamalar ışığında "irade açıklamasını sağlayıcı dolanlı işlemler olmamış ve gerçek durum bilinmiş olsaydı iradesini açıklayan kişinin o sözleşmeyi yapmaya yanaşmayacağı muhakkak olan durumlarda HİLE varsayılır " sonucuna ulaşmaktadır.
Somut olaya gelince; davalının satım bedelinin hemen ödeyeceğine ilişkin davacı tarafta yanılgılı kanı uyandırarak temliki sağladığı, sonrasında semenin ödenmediği, iradenin hile ile fesada uğratıldığı sonucuna varılmıştır. Bedelin ödenmeyeceğini bilseydi ya da öngörseydi bu temliki yapmayacak olan davacıya" sadece bedel isteyebilirsin" şeklinde bir yükümlülüğe katlanmak gibi zorunlulukta yüklenmemelidir. İstinaf Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesinin direnme kararı doğrudur. Onanmalıdır. Çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.