"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile ...Asliye Hukuk Mahkemesine gönderdiği 07/02/2012 havale tarihli dava dilekçesi ile; müvekkilinin ...ili, ...ilçesi, Akçalar mevkii, ... köyü 242 ada 79 parsel sayılı taşınmazı Esmahan Çiftçi adına tapuda kayıtlı iken tapu kaydında herhangi bir şerh ya da takyidat bulunmadığından 18/12/2000 tarihinde satın aldığını, dava konusu taşınmazın zamanışımı hükümlerine dayanılarak kazanılmasının mümkün yerlerden olması sebebiyle 10/10/1997 tarihinde kadastro çalışması yapılarak 20 yıldan fazla süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatı ile zilyetliğinde ve tasarrufunda bulunduran Esmahan Çiftçi adına tescil edilmiş bir tarla olduğunu, 03/07/2003 tarihinde ise davalı Hazine tarafından müvekkil aleyhine ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/10 Esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescili davası açıldığını, yapılan yargılama sonunda tapuda kayıtlı malikinden bedel ödenerek satın alınan taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, davacının tapu sicilindeki kayda güvenerek iyi niyetle mülkiyet veya diğer ayni hak iktisap eden kişinin iktisabının geçerlilik kazanacağı yönünde yerleşik Yargıtay kararları olduğu halde müvekkilinin mağdur olduğunu, Medeni Kanunun 1007. maddesinde tapu sicilinin tutulmasından doğan tüm zararlardan Devlet sorumludur, ilkesi ve Anayasının 40. maddesinde belirtilen kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararın da Devletçe tazmin edileceği hükümleri gereğince yine anayasal hak olan ve dava açma hakkını kullanmak suretiyle ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/81 E. - 2007/35 K. sayılı kararı ile müvekkilinin talebinin reddine karar verildiğini, kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2007/9964 E. - 2008/7160 K. sayılı kararı ile davacının zararının da ihmal niteliğindeki idari eylemler nedeniyle oluştuğunu, bu tür idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının görüleceği yerin İdari Yargı olduğu belirtilerek Mahkeme ilamının bozulduğunu, Mahkemenin 2008/145 E. - 2008/159 K. sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiğini ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, taraflarınca açılan dava sonunda ...İdare Mahkemesinin 2009/1096 E. - 2011/1298 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda tazminat istemine esas olan işlemin dayanağı kararı veren Mahkemenin dahil olduğu adli yargının davada görevli bulunduğunu belirterek davanın görev yönünden reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, sicile güven ilkesi gereğince müvekkilinin uğradığı zararın Hazine tarafından karşılanmasının yadsınamaz bir gerçek olduğunu, bu şekilde verilen mahkeme hükmü ile vatandaşın Devlete ve Devletin resmi kayıtlarına olan güveninin sarsıldığını, yukarıda açık ve net olarak izah edildiği üzere müvekkilinin korunmaya değer üstün bir hakkı olduğunun sabit olduğunu, yukarıda arz ve izah
- 2 -
2016/7411 - 2018/3436
ettikleri nedenlerle dava konusu taşınmazın tarıma ve hatta yapılaşmaya elverişli arazi olduğunun kabulü halinde rayiç değerinin uzman bilirkişilerce yerinde tespiti ile 30.000,00.-TL değerin (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) 09/03/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davacının davasının kısmen kabulüne,
11.332,00.-TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup Tapu Müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerekeceği hususu düşünülebilir ise de Yüksek Hukuk Genel Kurulunun HGK"nın 2011/9-718 E. - 2012/36 K. sayılı kararında da değinildiği üzere, HMK’nın 124/4. maddesindeki, “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmü uyarınca, somut olayda, tapu müdürlüğünün davalı gösterilmesi ve tapu müdürlüğünün de Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmasının temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir.
Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre de, davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukukî yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.
Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan tapu müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tapu müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden sözedilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilcide yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın Hazineye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.